PROTESTAN AHLAK:
“Protestan” kelimesi, “başkaldıran”, itiraz eden anlamına gelir. XVI. yüzyılda Martin Luther (1489-1546), Roma Katolik Kilisesi’ nin günahları bağışlaması, Kutsal Kitap yorumu ve hüküm çıkarmayı kendi tekelinde tutması gibi hususlara karşı çıkarak ilk itirazı başlattı. Bu itirazın zamanla yaygınlaşmasıyla çeşitli Protestan mezhepleri ortaya çıktı. Weber, Protestan Ahlâkın veya zaman zaman kullanmayı tercih ettiği deyimle Asketik Protestanlığın başlıca dört tarihsel taşıyıcısından söz etmektedir.
1. Jan Calvin’ in 1536′ da başlattığı bir harekettir. Özellikle XVII. yüzyıl boyunca sahip olduğu biçimiyle Kalvinizm, kapitalizmin en fazla geliştiği Hollanda, İngiltere, Fransa gibi kültür düzeyi yüksek ülkelerde yaygınlaşmıştır. En şöhretli ve halen geçerliliğini koruyan öğretisi ilahi takdir öğretisidir.
2. Pietizm: Kişisel ahlâk ve duyguyu dindarlığın temel öğesi sayan söyleme sahiptir. Pietizm’in çıkış noktası, ilahi takdir öğretisidir.
3. Metodizm: XVIII. yüzyılda İngiltere’ de ortaya çıkıp, sonra Amerika’ ya yayılan ve halen 25-30 milyon mensubu olan bir Protestan mezhebidir. İbadet ve günlük hayatta, metodik bir düzen takip etmelerinden dolayı “metodistler” diye adlandırılmışlardır.
4. Baptistler: Baptist hareketinden doğan tarikatlar. Bugün 25-30 milyon mensubu bulunan ve Hollanda’ da doğmuş bir Protestan mezhebidir. Protestanlık, bizim saydığımız ve diğer benzer mezhepleri ifade etmek için kullanılan genel bir isimdir. Kalvinizm, Protestan mezhepleri arasında en yaygın olanıdır ve Protestanlığın ağırlıkla teorik-dogmasını oluşturur. Bu gerekçe ile Protestanlık ile Kalvinizm terimleri biri diğerinin yerine kullanıla gelmiştir. Yine Kalvinizm, çoğunlukla Puritanizmle aynı anlamda kullanılan sinonim tabirler olarak dilimize yerleşmiştir ve genel anlamıyla Protestanlık öğretisine Püritanizm de denmektedir. Weber, Protestan mezheplerin asketik olan ile asketik olmayanları arasında dikkatle ayırım yapar .
KAPİTALİZM
Kapitalizmin Tanımı
Kapitalizm, ekonomik sistemin özel ve bireysel girişimler eliyle yürütüldüğü ve devlet müdahalesinin sınırlı olduğu ekonomik sisteme verilen addır.
Bu sistem, hemen hemen bütün ekonomik faaliyetlerin devlet eliyle yürütüldüğü komünist ekonomik sistemden oldukça farklıdır.
Kapitalist sistemde bireyler, ekonomik özgürlüklerine sahiptir, mülkiyet sahibi olabilirler ve mülkiyetleri üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler.
Bu nedenle kapitalizmin bir diğer adı Serbest Piyasa Ekonomisidir.
Kapitalist sistemde ekonomi kendiliğinden devlet müdahalesi olmaksızın işler. Üreticiler neyi üretip üretmeyeceklerine, tüketiciler ise neyi alıp almayacaklarına kendi hür iradeleriyle karar verebilirler.
Kapitalizmin ve dolayısıyla serbest piyasa ekonomisinin en temel bileşeni, arz-talep mekanizmasıdır.
Arz-talep mekanizmasını bir örnekle açıklayacak olursak; örneğin kurşun kalem talebinin fazla olduğu bir piyasa hayal edelim ve bu piyasada bu talebi karşılayacak düzeyde kurşun kalem üretilmesin. Bu durumda kurşun kalemin fiyatı yüksek olacaktır. Ancak fiyattaki bu yükselişi fark eden üreticiler daha fazla kurşun kalem üretmeye başladıklarında piyasada kurşun kalem bollaşacak ve doğal olarak kurşun kalem fiyatları düşecektir. Daha fazla kalem üretilmeye devam edildikçe fiyatlar da düşmeye devam edecektir.
Nihayetinde fiyat ve üretim miktarı belli bir noktada dengeye gelecek ve yeterli sayıda kurşun kalem uygun fiyatlara satılmaya başlanacaktır. Görüldüğü gibi piyasa fiyatı kendiliğinden arz ve talebe göre belirleyecektir.
Bu mekanizma sayesinde ürünlerin üretim miktarı ve satış fiyatı her zaman birbirini dengeleyecektir. Bir başka ifadeyle piyasa açısından en mükemmel fiyat ve miktar bu mekanizma sayesinde ortaya çıkacaktır. Bu durum üretim miktarının ve satış fiyatının devlet tarafından belirlendiği komünist sistemden farklıdır.
Serbest Piyasa fikri ve dolayısıyla kapitalist ekonomi anlayışının tohumları ilk olarak İskoçyalı ünlü ekonomist Adam Smith tarafından ortaya atılmıştır. Yazdığı Ulusların Zenginliği adlı eserinde Adam Smith, serbest piyasa ekonomisinin nasıl işlediğini incelemiştir.
Smith’e göre devlet müdahale etmediği sürece piyasa kendi kendine en optimal koşullarda işleyecektir. Üretilen ürün miktarı ve bu ürünlerin satış fiyatları her zaman dengeye gelecektir.
Günümüzde kapitalizmin Adam Smith’in tarif ettiği şekliyle ve saf halde uygulandığı bir ülkeden bahsetmek mümkün değildir.
Bugün birçok ülke devlet müdahalelerine de yer veren karma bir ekonomi anlayışıyla yönetilmektedir. Devlet, ekonomiyi belli açılardan düzenlemekte ve kamuyu korumak adına ekonomiye müdahale edebilmektedir.
Örneğin pek çok kişi tarafından kapitalist ekonomik sistemin merkezi sayılan ABD’de dahi devlet, piyasada tekel oluşumlarını engellemek, çevreyi korumak, gelir adaletini sağlamak ve yaşlılara sosyal güvenlik hizmeti sağlamak gibi gerekçelerle ekonomik yaşama müdahale edebilmektedir.
Örneğin Amerikan merkezli Heritage Foundation adlı düşünce kuruluşunun her sene yayınladığı Ekonomik Özgürlükler İndeksine göre dünyanın ekonomik olarak en özgür ülkesi (kapitalist diyebiliriz) Hong Kong iken, onu Singapur ve Yeni Zellanda takip eder. ABD bu listede ancak 12.sıradadır.
PROTESTAN AHLAK VE KAPİTALİZM İLİŞKİSİ
Max Weber, kapitalizme yüklediği anlam ve kapitalizmi belirleyen şartın ne olduğu konusundaki düşünceleriyle bir çığır açmıştır. Kapitalizmi tanımlayan özellikler, büyük ölçüde hâlâ Karl Marx ve Max Weber’ in öncü niteliğindeki yazılarından çıkarılmaktadır Ülkemizde, Marxist çalışmaların bolluğuna nispeten Weberyen çalışmalar çok azdır. Nitekim, Mardin’ e göre; bizdeki sosyal bilimcilerin kahır ekseriyeti Marxist gelenekten gelmektedir. Bu bağlamda, çalışmamızın bu eksikliği gidermeye hizmet edeceğini ümit etmekteyiz. Kapitalizm bizde ya Asya kültürünün etkisiyle salt “talan”, “vurgun” ve “hilekârlık” ya da Marxist görüşün etkisinde salt “sömürü” olarak algılanmıştır. Weber ise elde etme güdüsü, kazanç tutkusu ve kuru kâr hırsının kapitalizmle hiçbir biçimde aynı şey olmadığını savunmaktadır. O’na göre; kapitalizm olsa olsa bu irrasyonel güdülerin dizginlenmesi, en azından rasyonel olarak dengelenmesiyle özdeş olabilir Kâr ve kazanç arzusu her çağ ve toplumda var olmuştur. Ancak, kâr arayışı ile akılcı çalışma disiplinin bileşimi tarih boyunca bir kez, modern zamanda Batı’ da ortaya çıkmıştır. Bu bileşim, bürokratik bir örgütlenme aracılığı ile en fazla kâr elde etmeyi amaçlayan “modern işletmeler” dir . Weber’ in temel aldığı kapitalizm “Modern Endüstriyel Kapitalizm” dir. Weber’ e göre; Endüstriyel Kapitalizm’ in tamamlayıcı ve zorunlu olmak üzere iki temel şartı vardır. Kapitalizmin tamamlayıcı şartları; burjuva sınıfının ortaya çıkması, kentleşme, endüstriyel teknolojinin gelişmesi ve rasyonel hukuktur Tamamlayıcı şartlar kapitalizmin maddi vücudunu meydana getirdikleri için gereklidirler. Ancak, vücudu canlandıran ve ona karakteristiğini veren ruhtur. Bu bağlamda, Modern Endüstriyel Kapitalizm’ in ruhu “Protestan Ahlâk” tır.
Weber, incelediği bir çok uygarlıkta kapitalizmin başlangıç özelliklerinin görülmesine karşılık, kapitalizmin yalnızca Batı’ da ortaya çıkmasını şöyle açıklamıştır: Kapitalizmin tamamlayıcı (gerekli) ve zorunlu (yeterli) şartları vardır. Tamamlayıcı şartları diğer yer ve zamanlarda görülmüştür, ancak; zorunlu şart, dünya içi (dünyaya dönük) asketizmin belli bir kişilik tipi yarattığı yalnızca Batı’ da ortaya çıkmıştır. Kapitalizmin sosyo-ekonomik düzen olarak vücuda gelmesi, her şeyden önce; ideolojik bir etmenin varlığını gerektirir. Weber’ e göre modern kapitalizmin ideolojik etmeni Protestan Ahlâktır. Protestanlığın belirli bir yorumu, kapitalist rejimin oluşumunu kolaylaştıran bazı güdülenmeler2 yaratmıştır. Modern kapitalist gelişmeyi sağlayan şey -diğer faktörlerin tamamlamasıyla- Protestanizm’ dir. Weber, tezini doğrulamak amacıyla modern kapitalizmle Protestanlık arasındaki üç temel ilişkiye göndermede bulunmaktadır :
Birinci İlişki: Protestanlıkla, birey ve toplumun ekonomik durumları arasında pozitif bir ilişki vardır: Katoliklerle Protestanların yaşadığı ülkelerde, Protestanlar fert ve cemaat olarak nispeten zengindir. Örneğin, Almanya’ da Protestan nüfus, Protestan olmayanlardan daha varlıklıdır. Aynı şekilde, bir ülkedeki din ve meslek istatistikleri yan yana konulunca, yüksek eğitimli teknik ve ticari personelin, büyük sermaye sahiplerinin ve işletme liderlerinin çoğunun Protestan olduğu görülür. Weber’ in 1895′ de bir öğrencisine yaptırdığı istatistiğe göre; Protestanlar, Katoliklere nispeten daha zengin ve iktisadi faaliyetlere katılmaya daha isteklidir. Katolikler, daha az kâr açlığı duyan, sâkin bir mizaca sahiptir. Keza, az kârlı da olsa güvenli bir hayatı risk ve heyecan dolu bir hayata (bu ona servet ve şeref getirse bile) tercih ederler.
İkinci İlişki: XVI. yüzyıldan sonra Batı’ da reformasyonu hoş karşılayan ülkelerle Endüstri Kapitalizmi’ nin başarılı kâriyer izlediği alanlar arasında pozitif ilişki vardır. Reformasyondan beri ekonomik bakımdan gelişmiş Batılı ülkelerin hepsi Protestan’ dır: Hollanda, İngiltere, Amerika ve Almanya gibi.. Buna karşın, kalkınamamış ülkelerde Katolik nüfus yoğunluktadır: İtalya, İspanya, Portekiz ve Yunanistan gibi. Oysa, kapitalizmin tamamlayıcı şartları mevcut olmasına ve hatta kapitalizmin başlangıç unsurları Katolik ülkelerde ortaya çıkmasına rağmen Endüstri Kapitalizm’ i bu ülkelerde gerçekleşmemiştir. ABD’ in iktisadi gelişmesinde de gerekli iktisadi zihniyeti temin etmesi açısından Prüten Ahlâk etkili olmuştur. Avrupa’ da olduğu gibi ABD’ de de Prüten Ahlâk, orta sınıfın örgütlediği çeşitli dernek ve cemaatler sayesinde yaygınlaşmıştı. Zaten ABD ‘ nde bir kiliseye üye olmayanın ekonomik hayatta pek şansı yoktur, çünkü; inançlı olmayana kimse güvenmez. Geniş orta sınıf tabakaları (çiftçiler dahil) burjuva kapitalist iş ahlâkının yayılmasına ve korunmasına hizmet etmiştir. Weber ‘ in kendi ifadesiyle : Amerikalı ‘girişimciler’ in, ‘endüstri şefleri’ nin, multi-milyonerlerin ve tröst krallarının arasında resmen bir mezhebe, en çok da Baptistler’ e üye olanların sayısı az değildir (hatta eski kuşaktan olanların çoğunluğunun üye olduğu söylenebilir… Protestanların düzenli yaşama nitelikleri ve ilkeleri, bu dinsel toplulukların (orta sınıfın) benimsediği tutumlar yaygınlaşmasaydı, kapitalizm bugünkü ulaştığı yere, Amerika’ da bile gelemezdi Weber, biraz daha ileri giderek, yukârıdaki karşılaştırmasını uygarlıklar bazında yapmıştır: Batı dışındaki uygarlıklarda pek çok kapitalist olgu varsa da batı kapitalizminin özgün nitelikleri olan kâr arayışı ile akılcı çalışma disiplinin bileşimi tarih boyunca bir kez ortaya çıkmıştır. Batı tipi kapitalizm, Batı uygarlığı dışında, hiçbir yerde gelişmemiştir. Uygarlıktan kasıt dünya dinleridir. Bunlar: Konfüçyen, Hinduist, Budist, Hıristiyan, İslam ve ayrıca Musevilik din ve ahlâk sistemleridir. Weber, dünya dinleri ile ilgili yaptığı çalışmasına göre: Mistik bir eğilim taşıyan dinler iktisadi gelişmeye uygun olmamasına karşılık, dünyaya dönük (dünya içi) asketizmle uzlaşmış dinler iktisadi gelişme için münbit bir kaynağı oluştururlar. Mistik dinler Hint-Çin dinleridir. İslâm dini de başlangıçta aktif riyazet kârakterli iken, sonradan bazı toplumsal tabakaların etkisi (tasavvufun) ile mistik karaktere bürünmüştür. Zaten, din dogmalarının yalnızca aktif riyazeti taşıması yetmez. Aynı zamanda, geniş kitlenin değerlerini belirleyebilecek düzeyde yaygınlaşıp benimsenmiş olmalıdır.
Üçüncü İlişki: Protestanlık anlayışı ile kapitalizmin rasyonel ahlâkı arasında örtüşme vardır. Max Weber’ in kullandığı Protestan ahlâk öğretisi, temelde Protestanlığın önde gelen Calvin’ ci ilahi takdir öğretisine dayanır.
SONUÇ
Protestan’lık aslında bir dini mezheptir. Bu mezhep Avrupa’daki din dogmalarına karşı Marthin Luther’in kutsal kitap İncil’in Latince’den Almanca’ya çevrilmesiyle başlamıştır. Bu bir dinde reformist bir hareketti. Marthin Luther, bununla birlikte Kilise’nin tutumunu ve özellikle “endülüjans yani parayla günahların affı”nın yanlış olduğunu içeren tezlerini yayınlayınca Kilise tarafından aforoz “dinden çıkartılma” edildi.
Ama bu gelişmeler Hristiyanlık dininde yeni bir dönem başlatmıştı. Çünkü Protestanlık akıla ve bilime önem veriyordu. Özgürlükçü bir yapıya sahipti. Protestanlık sayesinde Avrupa’da bilimsel gelişmelere yol açtı. Tabi ki bu bilimsel gelişmeler Avrupa’nın ticaretinin gelişmesine de yol açacak ve ticari gelişmeler sonucunda yeni bir ekonomik sistem ortaya çıkacaktı. “KAPİTALİZM”
Protestanlık dini yeni bir ahlaki gelişimin önünü açacak ve bu ahlaki gelişmelerin sonucunda ortaya çıkan “Hak eşitliği, düşünce özgürlüğü, kâr peşinde koşma, servet ve maddi başarıya saygı” gibi ögeler kapitalizmi oluşturacaktı. Kapitalizm kısaca özel sektörün ekonomiye hakim olduğu, devlet müdahalesinin en asgari şekilde olduğu bir ekonomik sistemdir.
Kurucusu “ULUSLARIN ZENGİNLİĞİ” kitabının yazarı Adam Smith’tir. Smith ekonominin özel sektör eliyle piyasada çalışması gereğini ve oluşacak bir ekonomik problemde de kendi kendine düzeleceğini ifade etmiştir. Kapitalizm, refah seviyesi ne kadar yüksekse o kadar iyi işlemektedir. Çünkü kapitalizmin temelinde “güçlü olanın kazanacağı” mantığı vardır. İnsanların daha fazla alışveriş yapmasına ve satın aldığı bu mallarla diğer insanlara üstünlük kurduğunu varsayımları kapitalizm kavramını daha da ön plana çıkaracak ; insanlar arasında ekonomik açıdan insanları statülere ve sınıflara ayırcak bir oluşumu yaratacaktı.
Protestan ahlak, düşünce özgürlüğünü; düşünce özgürlüğü de “özgürlüğü mal satın alarak ya da diğer bir ifadeyle özgürlüğünü satın almayla” özdeşleşmiştir. Özdeşleşen bu yeni ahlaki kavrama bir diğer deyişle sisteme “KAPİTALİZM” denir. Protestan ahlak önceleri iktisadi gelişmeleri belirlerken; kapitalizmin gelişmesiyle iktisadi gelişmeler insanlar üzerindeki ahlaki durumu belirler olmuştur.
Kapitalizm özellikle günümüzde şu an “BÜYÜK SIFIRLAMA TEORİSİ” nin de etkisiyle paylaşma kapitalizmine dönüşüm gösterdiği şu zamanlarda ; değer ve ahlak yönünden bu paylaşım kapitalizmi teorisine bakarsak uzun vade de amaç olarak tüm toplum ihtiyaçlarının göz önüne alınarak özgürlük teması altında finansal değer yaratma (hisse senedi fiyatlarının ve karların artması) stratejisi planlansa da aslında amaç toplumsal faydadan ziyade marjinal fayda yani bireysel fayda güdüsünden başka bir şey olmayacaktır.
Protestan Ahlak =Kapitalizm; Kapitalizm= Protestan Ahlak’tır.
KAYNAKÇA
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/193289
https://www.deutschland.de/tr/topic/yasam/buyuk-reformcu-martin-luther
http://eskidergi.cumhuriyet.edu.tr/makale/150.pdf
https://eaf.ku.edu.tr/wp-content/uploads/2022/06/eaf_an22-02.pdf
https://www.paraanaliz.com/2024/dunya-ekonomisi/arastirma-buyuk-sifirlama-teorisi-ve-yeni-nesil-vergileme-g-86779/ (http://www.muctebaonurhanozmumcu.com/buyuk-sifirlama-teorisi-ve-yeni-nesil-vergileme-2/)
MÜCTEBA ONURHAN ÖZMUMCU
EKONOMİST