Makro İktisat

VERGİ GELİRLERİNİN EKONOMİK BÜYÜME ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

MÜCTEBA ONURHAN ÖZMUMCU

ABSTRACT

Tax revenues that the state collects compulsively from its citizens based on its sovereign power have the highest share in public revenues, but also play an active role in determining financial policies. At the beginning of the goals that need to be achieved through fiscal policies, the goal of economic growth is. Tax revenues affect economic growth indirectly and directly through many variables, especially savings, consumption, production and employment. Many macroeconomic factors are positively affected by the achievement of the economic growth target. Positive developments in the economy increase economic activity and increase tax revenues. The main aim of this study is to examine the relationship between total tax revenues and economic growth in Turkey.

GİRİŞ

Ekonomik büyüme ile vergi gelirleri arasındaki ilişki maliye yazınında üzerinde yoğun tartışmaların olduğu alanların başında gelmektedir. Ekonomik büyümeye yön veren birçok değişken olmakla birlikte vergi, doğrudan ve türev etkileri ile ekonomik büyüme üzerinde çok daha belirgin bir etkiye sahiptir. Vergiler bir teşvik aracı olarak maliye politikasının önemli enstrümanlarından biridir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde teşvik paketlerinin önemli bir kısmı vergi düzenlemeleri üzerinden şekillenmektedir. Vergiler tasarruf ve yatırım kararları üzerinde de önemli etkilere sahiptir. Tasarruf açıklarının söz konusu olduğu ülkelerde yatırımların ve büyümenin finansmanında yaşanan güçlükler önemli yapısal sorunlardır. Gelir üzerinden alınan gelir ve kurumlar vergisi tasarruf hacmi ve yatırım kararları üzerinde doğrudan etkili olurken, harcamalar üzerinden alınan vergiler tüketim hacmi ve tercihleri üzerinden kısmen ve dolaylı da olsa yine tasarruf hacmini, üretim düzeyini ve yatırım kararlarını etkileyebilmektedir. Ekonomik büyüme ile vergi gelirleri arasında ilişkinin niteliği ve derinliği birçok değişken üzerinden şekillenmektedir. Vergilerin türleri, vergi oranları, konjonktürel durum, ilgili ekonomilerin gelişmişlik düzeyleri bunlardan bazılardır. Vergi büyüme ilişkisi özellikle büyüme ve kalkınmanın finansmanında önemli sorunlar yaşayan gelişmekte olan ülkeler bakımından çok daha önemlidir. İlgili ülkeler yatırım kararları ve ekonomik büyüme üzerinde belirleyici olan kamu açıkları ve özel kesim açıkları ile mücadelede bir takım yapısal sorunlara sahiptirler. Bir amaç gerçekleştirilirken diğer bir amaçtan uzaklaşılmaktadır. Maliye politikası amaçları arasındaki tipik çatışmalar bu alanda da yaşanmaktadır. Bu sorunlarla mücadelede vergi önemli bir politika aracı olarak ortaya çıkarken bu temelde belirlenen vergi politikaları ekonomik büyüme üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. Söz gelimi yatırım düzeyinin artırılmasında kurumlar vergisinde yapılacak indirimler son derece önemlidir. Ancak söz konusu indirimler kamu finansman sorunlarını derinleştirecek etkiye sahip olurken, bu etkiyi hafifletmek üzere harcamalar üzerinden alınan vergilerin artırılması ise vergilemenin sosyal amacını olumsuz etkileyecektir. Bu noktada söz konusu ülkeler için temel önceliğin büyümeyi teşvik edecek vergi setlerinde olduğunu söylemek mümkündür. Türkiye’de vergi gelirlerinin kompozisyonundaki gelişmelere bakıldığında da ilgili beklentiye uygun bir gelişimin olduğu söylenebilir. Türkiye’de toplam vergi gelirleri içinde dolaysız vergilerin payı zaman zaman%30’lara kadar gerilerken, dolaylı vergilerin payı da zaman zaman %70’lere çıkmış bulunmaktadır. Gerek teorik çerçeve, gerekse ampirik çalışmalardan elde edilen bulgular özellikle gelirden alınan vergilerin ekonomik büyümeyi olumsuz etkilediği yönündedir. Burada daha çok öne çıkan vergiler kurumlar vergisidir. Harcamalar üzerinden alınan vergilerle ekonomik büyüme arasındaki ilişkiye ilişkin ise farklı sonuçlar elde edilmiştir. Ancak önemli bir kısmında ortaya konulan husus, harcamalar üzerinden alınan vergilerin ekonomik büyüme üzerinde kurumlar vergisi gibi güçlü ve olumsuz bir etkiye sahip olmadığı biçimindedir.

Teorik Çerçevede Vergi Büyüme İlişkisi

Vergileme politik ve ekonomik boyutları olan önemli bir çalışma alanıdır. Verginin belki de en önemli tarafı birey ile devlet arasında hak ve sorumluluklar temelinde şekillenen bir hukuka temel oluşturmasıdır. Bu temelde devlet adil ve etkin bir vergi kurgusu ile kamu harcamalarının finansmanını sağla yarak, toplumsal talep ve beklentileri karşılarken, birey, temel kamusal gereksinimlerinin sağlandığı, güvenli, demokratik, özgür bir ortamda yaşamanın bir bedeli olarak vergi ödemesi gerektiğinin bilincindedir.(Connollyand Munro, 1999: 159).

Ekonomik büyüme model ve teorilerinde vergiye nasıl bir önem atfedildiğine bakıldığında neo-klasik büyüme modelinde vergi politikalarının herhangi bir öneminin olmadığı, içsel büyüme modellerinde verginin önemli bir politika aracı olarak ele alındığı görülmektedir. Neo-klasik büyüme modelinde dışsal bir üretim faktörü olan teknoloji, kişi başına düşen geliri artıran tek faktördür. Kamu kesimi tarafından uygulanacak politikaların ve dolayısıyla vergi politikalarının herhangi bir rolü bulunmamaktadır (Solow 1956).

Daha sonra geliştirilen içsel büyüme modellerinde ise temel vurgu devletin ekonomideki yeri ve ağırlığı üzerinedir. Ekonomik büyümenin sistem içerisinde sağlanmaya çalışıldığı içsel büyüme modellerinde devlet, AR-GE ve teknoloji transferlerini teşvik ederek, eğitim, sağlık hizmetlerini sunarak, mülkiyet haklarını koruyarak ve rekabetçi bir yapıyı işleterek ekonomik yapıda aktif rol almaktadır. Diğer bir anlatımla optimal büyüme oranına ulaşılabilmesinde devletin ekonomiye müdahalesi bir zorunluluktur (Lucas, 1988; Romer, 1986; Barroand Martin, 2004).

 Hiç kuşkusuz söz konusu müdahalede en önemli enstrümanlardan biri de vergidir (Gandhi, vd.,1987: 5).

Bilindiği üzere arz yönlü iktisatçılar da vergilerin özelliklede gelir vergisi oranlarında yapılacak indirimlerin üretim, yatırım ve büyüme oranları üzerinde önemli etkilere sahip olduğunu belirtmektedirler. ABD’de özellikle 1970’li yılların ikinci yarısından itibaren gündeme gelen arz yönlü iktisat politikaları bir bakıma Keynesyen karakterli makroekonomi politikalarına bir tepki biçiminde ortaya çıkmıştır. Arz yönlü iktisatçıların önceliği vergilerin kaynak tahsisi üzerinde neden olduğu sapmaları minimize etmektir. Bu minimizasyon işlemi ile birlikte vergilerin ekonomik yapı ve büyüme üzerinde yaratacağı etkiler vergi yapısının niteliğine bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Söz konusu iktisatçılar yüksek oranlı kurumlar vergisine bağlı olarak firmaların istihdam olanaklarını daraltmasının, ücretlerde indirimlere gitmesinin ve işletme hacmini küçültme gibi önlemlere başvurmalarının harcamalar üzerinden alınan vergiler başta olmak üzere hem toplam vergi gelirlerinde bir azalmaya yol açacağını hem de üretim miktarında azalmalara yol açabilecek etkilere sahip olacağını savunmaktadırlar (Strulik ve Trimborn.2012: 1186). Düz oranlı vergi uygulaması da yine bu teorik çerçevede kabul gören bir yaklaşımdır. Düz oranlı vergi uygulamasını savunanlar mevcut vergi oranlarının çalışma gayreti, işletmelerin karlarını yeniden yatırıma kanalize etmeleri ve tasarruflar üzerinde olumsuz etki yaptığına, dolayısıyla düşük bir düz oranlı verginin vergi gelirlerini artıracağına inanmaktadırlar. Düz oranlı vergiler vergi harcamalarından arındırılmış yapısı nedeniyle matrahları birçok vergi konusunu kapsamına almakta dolayısıyla vergisiz alanlara kaçış konusunda mükelleflere hareket alanı bırakmamaktadır (Bakkal, 2013: 130).

Düz oranlı vergi reformları marjinal vergi yükünü azaltarak, yatırım ve tasarruflar için canlandırıcı bir etki göstermektedir (Vural, 2010: 179). Vergi indirimleri vergi kayıp ve kaçaklarıyla mücadelede de olumlu etkiler yaratmaktadır. İndirimlerin miktarı ve niteliğine bağlı olarak kayıtlı hale gelen mükellef sayısı arttıkça vergi kaçakçılığıyla mücadele maliyetleri düşecek, kayıtlı istihdam oranı artacak, işsizlik yardımları düşecektir. Vergi indirimleri ile artan üretim, yatırım ve istihdam toplam kamu gelirlerini olumlu etkiler ve vergi indirimleri ile bir zincirleme dışsal tasarruf sağlanmış olur (Laffer, 1981: 42). Özetle vergiler ekonomide refah kaybı yaratmamalıdır. Vergilemede etkinlik olarak da ifade edilen husus, vergilere bağlı olarak bir refah kaybının olmaması ya da bunun minimum düzeyde olmasını öngörmektedir (Kirmanoğlu, 2009: 267). Zira devlet vergi toplayarak ekonomide bir daralmaya yol açarken, ödenen vergi kadar özel sektör tasarruflarında bir azalma söz konusu olmakta ve özel sektör yatırımları azalmaktadır (Sağbaş, 2010: 115; Browning ve Browning. 1983: 351).

Özellikle tasarruf-yatırım açığının yüksek düzeylerde olduğu gelişmekte olan ülkelerde vergilemeye bağlı olarak tasarruflarda görülen erime çok çeşitli vergisel teşvikler ve amortisman kolaylıkları gibi önlemlerle kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Vergiler mali ve mali olmayan amaçları ile siyasi, ekonomik, sosyal ve mali yapı üzerinde çok yönlü etkilere sahiptir. Devlet verginin mali amacı ile kamu giderlerinin finansmanı için gerekli olan gelirleri temin ederken, mali olmayan amaçları ile gelirin yeniden dağılımını, ekonomik istikrarsızlıklarla mücadeleyi, ekonomik büyüme ve kalkınma hedefini, eğitim, sağlık ve nüfus politikasına ilişkin bir takım hedefleri gerçekleştirmeye çalışmaktadır (Turhan, 1998: 36).

Maliye politikalarının genelinde olduğu gibi burada da temel sorun söz konusu amaçlar arasında bir çatışmanın olması, bir amacı gerçekleştirirken bir diğerinden sapmanın olmasıdır. Özellikle gelişmekte olan ülkeler de söz konusu çatışmaların sık aralıklarla yaşandığını söylemek mümkündür. Söz gelimi tasarruf açığı ve gelir dağılımı sorunları gelişmekte olan ülkelerde temel yapısal sorunlardır. Tasarruf açığına bağlı olarak gelişen düşük yatırım ve üretim düzeyleri, istihdam sorunları, dış ticaret açıkları önemli sorunlardır. Gelir dağılımı sorunları ve bölgesel farklılıklar gelişmekte olan ülkelerde bir diğer temel sorundur. Söz konusu hedefleri gerçekleştirecek vergi politikasının nasıl olması gerektiği, üzerinde yoğun tartışmaların yapıldığı konulardan biridir. Beklenti, vergilerin büyüme ve kalkınmayı olumsuz etkilememesi, gelir dağılımındaki adaletsizlikleri azaltması ve kamu harcamalarını finanse edecek yeterlilikte olması biçimindedir. Ancak tüm bu beklentileri karşılayacak bir vergi setinden bahsetmek mümkün değildir. Söz konusu ülkelerde öncelik çoğu zaman büyüme ve kalkınma sorunsalı üzerinde olmuştur. Mevcut gelirin adaletli bir biçimde yeniden dağılımı elbette önemlidir. Ancak gelir pastasının büyütülerek bölüşüm işleminin yapılması hem siyaseten hem de ekonomik bakımdan daha tercih edilen bir seçenektir. Bu bağlamda ve bu çalışma kapsamında cevabı aranan temel sorular vergi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin niteliği, verginin ekonomik büyümeyi nasıl etkilediği ve verginin büyüme üzerindeki olası olumsuz etkilerini hafifletecek vergi temelli önlemlerin neler olduğudur.

SONUÇ

Bilindiği üzere vergiler devletlerin en büyük gelir kaynaklarından biridir ve sağlıklı toplanıldığında ülkelerin hem yatırım yapması açısından hem de ekonomik istikrar açısından büyük öneme sahiptir. Çünkü ekonomik istikrarın olduğu bir ülkede Keynesyen çarpanın da etkisiyle ekonomik büyümeye pozitif bir katkı sağlayacaktır. Ekonomik etkinlik açısından bakıldığında düz oranlı vergilerin (kurumlar vergisi) ekonomiye katkısının gözle görülür anlamda pozitif olduğu sonucuna vardım. Çünkü düz oranlı vergiler özellikle yatırım ve üretim yapan şirketler açısından mali anlamda hem rahatlama sağlamakta hem de teşviklerini de göz önünde bulundurursak vergi toplama açısından avantajı olduğu aşikardır. Çünkü yatırımcı ve ya üreticinin mali yükü ne kadar azalırsa o kadar karı artacak; artan bu karını da istihdam, üretim, yeni yatırımlar gibi ekonomik büyümeye pozitif katkı sağlayacak öğelere dönüşecektir. Ekonomik adalet açısından da hem düz oranlı vergiler hem de dolaylı vergiler pek olumluluk sağlamasa da ekonomik etkinlik açısından katkısının daha fala olması ülke vergi toplama oranlarının artmasına ve GSMH’ye pozitif katkısını sağlamaktadır. Bir ülke eğer vergi toplama ortalamasına göre vergi oranı belirleme alışkanlığı edinirse bunun da ekonomik büyümeye pozitif bir katkısının olacağını düşünmekteyim.

Kısaca toparlamak gerekirse düz oranlı ve dolaylı vergiler toplanma oranı açısından yüksek olduğu için ekonomik etkinlik yani ekonomik büyümeye pozitif bir katkı sağlamıştır.

KAYNAKÇA

  • A Panel of OECD Countries” EconomicsDepartment
  • WorkingPapers No. 643 ECO/WKP(2008) 51, 1-28.
  • Arnold, J.,Brys, B., Heady, C., Johansson, A., Schwellnus, C. veVartia, L. (2011), “Tax Policyfor Economic Recoveryand Growth”, The Economic Journal Vol.121, Issue 550, 59-80.
  • Atems, B. (2015), “Another Lookat Tax Policyand
  • State Economic Growth: TheLong-Run and ShortRun Of İt”, EconomicsLetters,Vol.127, 64-67.
  • Bakkal, U. (2013), Vergiye Uyum Çerçevesinde Karmaşık Vergi Sistemleri Teorik Bir Analiz, İstanbul: FilizKitabevi
  • Barro, R.J. ve Martin, X.S.(2004), EconomicGrowth,
  • Second Edition, England: The MIT Press.
  • Bhattarai, K. (2010), “Taxes, PublicSpendingandEconomicGrowth in OECD Countries”, ProblemsandPerspectives in Management 8(1), 11-30.
  • Bovenberga, A.L. ve Van, E.C. (1997), “ProgressiveTaxes, Equity, and Human Capital AccumulationIn
  • An Endogenous Growth Model With OverlappingGenerations”, Journal of PublicEconomics,Vol.64, 153-179.
  • Browning, E.K. ve Browning, J.M. (1983), Public Finance and The Price System, New York: Macmillan
  • Publishing Inc. Buchanan J.M. ve Flowers M.R. (1987), The Public Finance, USA: IrwinHomewoodillinois.
  • Chang,W., Lee, K., Chang, J.(2011), “Long-Run Growthand Welfare Effects of Tax Reform”, Pacific EconomicReview, 16: 4, 520–536.
  • Connolly, S ve Munro, A. (1999), Economics of thePublicSector, England:RedwoodBooks.
  • Credddy, J. veGemmell, N. (1984), “IncomeRedistribution Through Taxesand Transfer in Britain”, ScottishJournal of Political Economy, 31, 44-59.
  • Creddy, J. veGemmell, N. (1982), “The Built-in Flexibility of ProgressiveIncomeTaxes: A Simple Model”, Public Finance, 37, 362-371.
  • Creddy, J. veGemmell, N. (1985), “The Indexation
  • of Taxesand Transfers in Britain”, Manchester School 55, 364-384.
  • Çalışkan, Z. (2009), “OECD Ülkelerinde Sağlık
  • Harcamaları: Panel Veri Analizi”,Erciyes Üniversitesi
  • İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 34, 117-37.
  • De Wet, A.H.,Schoeman, N.J. ve Koch, S.F. (2005), The South AfricanTaxMixandEconomicGrowth”,
  • South AfricanJournal of Economicand Management Sciences, 8 (2), 201-210.
  • Durman, T. ve Güney, M. (2014), “Yolsuzluğun Refah Düzeyi Üzerine Etkisi: Panel Veri Analizi”. Süleyman Demirel Üniversitesi İkt. ve İdr. Bil. Fak. Dergisi,Cilt: 19, Sayı: 3, 253-266.
  • Durkaya, M.ve Ceylan, S. (2006),“VergiGelirleriveEkonomikBüyüme”, MaliyeDergisi,Sayı 150, 79-89.
  • Easterly, W. veRebelo, S. (1993), “FiscalPolicyandEconomicGrowth: An EmpiricalInvestigation”, Journal of MonetaryEconomics, 32, 417-458.
  • Edizdoğan, N. ve Çelikkaya, A. (2012), Vergilerin Ekonomik Analizi, Bursa: Dora Yayınları
  • Engen, E.M. veSkinner, J.(1996), “TaxationandEconomicGrowth”, NBER WorkingPaper, No 5826, 1-47.
  • Engen, E.M.ve Skinner, J. (1992), “Fiscal Policyand
  • Economic Growth”, NBER WorkingPaper, No: 4223, 1-53.
  • Ferretti,G.M.M. veRoubini, N.(1998), “GrowthEffects of IncomeandConsumptionTaxes”, Journal of
  • Money, Credit, andBanking, Vol.30, No.4. 721-744.
  • Furceri, D. veKarras, G. (2008), “Tax Changesand Economic Growth: Empirical Evidence for a Panel of OECD Countries”, OECD, ECB Public Finance
  • Gale, W.G. Krupkin, A.veRueben,K.(2015), “The Relationship Between Taxes And Growth At The State
  • Level: New Evidence”,NationalTaxJournal, Vol.68 (4), 919-942
  • Gordon, R. ve Li, W. (2009), “TaxStructures in DevelopingCountries: ManyPuzzles and a PossibleExplanation”, Journal of PublicEconomics,Vol.93, 855-866. Gülmez, A. ve Yardımcıoğlu, F. (2012),
  • “OECD Ülkelerinde Ar-Ge Harcamaları ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Panel Eşbütünleşme ve Panel Nedensellik Analizi (1990-2010),Maliye Dergisi, Sayı: 163, 335-353.

Bunlar da hoşunuza gidebilir...